Yoğun bakımdaki 80 ölüme soruşturma izni çıktı

Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakımında en az 80 hastanın 6 Şubat depreminde oksijen yetersizliği yüzünden hayatını kaybetmesine ilişkin olarak eski İl Sağlık Müdürü Mustafa Hambolat ve Başhekim Sıtkı Sönmez hakkında 18 ay sonra görevli ihmal suçundan soruşturma izni verildi.

Hatay Valisi Mustafa Masatlı, soruşturma izninde, “hastanenin fiziksel ve teknik sorunlarına yönelik aksaklıklara ilişkin tespit ve yazışmaları yapmış olsalar da personelin böyle bir afete hazırlanması için yeterli tatbikat ve bilgilendirmeleri yapmadıkları, tedbirleri almadıkları, hastaneyi gerekli hizmeti verecek şekilde çalıştırmadıkları” belirtildi.

Bu hastanede yoğun bakım hemşiresi olarak çalışan Abdullah Gül olmasaydı, dosya büyük ihtimalle kapatılacaktı.

ALTINDAN FAY HATTI GEÇİYORDU

Hastane için ilk önce Günyazı’daki adliye binasının arkasındaki arazi düşünülmüştü.

2010’da plan değiştirilerek, Güzelburç Mahallesi tercih edildi.

Burası Amik Gölü havzasındaydı.

Sulak topraktı.

Altından fay hattı geçiyordu.

İddialara göre iktidara yakın ailenin bölgede kurduğu otel, uydu kent ve AVM’ye yakın olsun diye hastane bölgeye taşındı.

‘ÖLÜM PROJESİ’

Hastane kurulurken en çok itiraz eden, Birlik-Sağlık-Sen üyesi sağlıkçılardı.

Gül, sendikanın Hatay temsilcisiydi.

Uyardılar.

Hem de üç yıl boyunca…

2011’de Van depremi sonrası, hastanenin iki fay hattı ortasına inşa edildiğini anlatarak, “Depremde şifa mı olacak, yoksa felaket mi” diye sordular.

KORKUNÇ İHMAL: ENERJİ HATTINI SU BASIYOR

Sağlık Bakanlığı, 2011’de inceleme yaptı ve TOKİ’ye yazdığı yazıda, “Zeminin sağlam olmadığını, düşük kotta yer aldığı için kışın 1-1,5 metre su birikintisinin oluştuğunu, su baskınına karşı zemin katın iki metre yükseltilmesi gerektiğini” vurguladı..

Bakanlık hastaneyi teslim aldıktan sonra, 2016’da, bus-bar adı verilen elektrik dağıtım sisteminde projelendirme hatası yapıldığını fark etti.

Trafo ve jeneratör bahçede tek katlı odada yer alıyordu. Enerji hattı odadan hastaneye yer altından gidiyordu.

Hastanenin inşasında su baskınından ötürü eksi ikinci kat iptal edilirken, enerji hattı yer altında unutuldu. Baskına karşı galeride izolasyon yapılmadı. Her yağmurda tüneli su basıyor, elektrik kesiliyor ve patlama meydana geliyordu.

İl Sağlık Müdürlüğü, TOKİ’den önlem alınmasını istedi. TOKİ alt işverene bildirdi. Firma, suyu tahliye için dalgıç pompası yerleştirdi. Oysa pompanın çalışması için elektrik gerekiyordu.

Sağlık Müdürlüğü, alt işverene dava açtı.

Yine çözüm sağlanamadı.

‘ÇOK RİSKLİ’

Sağlık Müdürlüğü, Şubat 2019’da TOKİ’ye yazarak, “Bus-bar galerisinin su yalıtımının düzgün yapılmadığını, arıza yaşandığını, su dolması sonucu bus-bar’ın kısa devre yaparak patlamaya sebep olacağını” bildirdi. “Su yalıtımının sağlanmasını veya alternatif çözüm üretilmesini” istedi.

TOKİ, “Galerinin projeye uygun yapıldığını, su basma riskine karşın önlem alındığını” savundu. Önlem dediği, dalgıç pompasıydı.

TOKİ, hastanenin İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderdiği yazışmaya yer verdi. Yazışmada, bus-bar’ın risk oluşturduğu belirtilerek, şöyle denildi:

“Bölgenin fiziki, coğrafi ve iklim şartları göz önünde bulundurulduğunda bus-bar sisteminin çok büyük risk oluşturduğu, Sağlık Bakanlığı ve TEDAŞ tarafından alternatif enerji hattı yapılabilmesi için çalışmaların başlatılması…”

TOKİ, yazışmayı dayanak göstererek, topu Sağlık Bakanlığı’na attı.

EN AZ 80 CAN

Bu ihmalin sonucunda 6 Şubatta enerji hattı hasar gördüğü için elektrik kesildi.

Depreme dayanıklı olması gereken trafodaki panolar devrilince jeneratör devreye girmedi. Kesintisiz enerji kaynağı birkaç saatte tükendiğinden oksijen akışı kesildi. Ve yoğun bakımdaki dördü çocuk en az 80 hasta can verdi.

YOĞUN BAKIM HEMŞİRESİ ANLATIYOR

Gül, kurulurken protesto ettiği hastaneye 2019’da yoğun bakım hemşiresi olarak atandı. Depremden dört saat öncesine kadar nöbetteydi. Sarsıntıya evde yakalandı.

Gül, şu bilgileri veriyor:

“Elektrik eksiliyor. Jeneratör devreye girmiyor. Oksijen sistemi patlıyor. Oksijen sistemi olmadığı zaman hastanın yaşama ihtimali yok.”

Gül, hastanede asansörlerin sürekli arıza yaptığını, elektrik, su ve havalandırma sorunlarının bulunduğunu ve sigara içilmemesi için yangın merdivenlerinin kilitlendiğini öne sürdü.

Deprem gecesi hastanede nöbet tutan bir görevli de WhatsApp grubunda yaşadıklarını paylaşırken “İnsanlar saatlerce bağırarak yağmur altında vefat etti” diye yazdı.

‘BÜTÇE YOK’

Hastanede Ekim 2021-Ekim 2022 arasında başhekimlik yapan Prof. Yunus Doğramacı, bana yaptığı özel açıklamada, bus-bar’ın sürekli kesildiğini kaydederek, “Fay hattının (yer) altından geçtiğini ve dayanıksız olduğunu herkes söylüyordu” demişti.

Bus-bar sulak araziye uygun olmadığı için Sağlık Müdürlüğü’ne yazı yazdığını, ancak Hambolat tarafından geri çevrildiğini ifade etmişti.

Doğramacı:

“Şöyle yazdım: ‘Burası sel bölgesi. Sel basar, jeneratör devre dışı kalırsa millet yoğun bakımda ölür. Sorumlusu ben olurum.’ Dediler ki, ‘Önlem aldık, dalgıç pompaları.’ Dedim, ‘Yetmez.’ Dediler ki ‘Bütçe yok.”

Kim dedi?

Doğramacı’ya göre Hambolat!

Doğramacı depremden sonra karşılaştığı Hambolat’ın “Bus-bar kırıldı, jeneratör devre dışı kaldı. Kurtarabildiğiniz kadar insanı kurtardık, ölenler oldu” dediğini söylemişti. Doğramacı, “Jeneratörler devreye girse hastalar kurtulurdu” demişti.

TEK SUÇLU BU İKİ KİŞİ Mİ?

Milyonlarca TL harcanarak inşa edilen hastane, 6 Şubat’tan 17 ay sonra yıkıldı. Yıkımdan bir ay sonra, geçen 20 Ağustos’ta, Hambolat ve Sönmez hakkında soruşturma izni verdi.

İzin 18 ayda çıkıyorsa davanın açılması, yargılamanın bitmesi ne kadar sürer?

Hemşire Abdullah Gül, yaşarken görebilir mi?

Hem zaten ceza verilse ne yazar?

Bu suçun cezası, üç aydan bir yıla kadar hapis.

İki kişi mahkum edilse bile verilecek ceza ertelenecek. Bir gün bile tutuklu kalmayacaklar.

Olmaz ya…

Diyelim, kaldılar.

Adalet sağlanmış mı olacak?

Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni fay hattının üzerine ve sulak araziye inşa ettirenlerin ve bus-bar sistemini düzgün yapmayanların ve bütün uyarılara rağmen alternatif enerji hattı kurmayanların da soruşturmaya dahil edilmesi gerekir.

Bu arada, Hatay Valiliği, hastane ek binasının 6 Şubatta yıkılıp sekizi hemşire 72 insanın can vermesine ilişkin olarak Hambolat’ın soruşturulmasına izin vermemişti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir